şu hayatta tanıştığım ve hayranlık duyduğum en ilginç kadınlardan biriydi sosi tantik. en yakın arkadaşımın annesi olması bir yana, olaylara geliştirdiği bakış açısının ve kıvrak esprilerinin de payı büyük. bence o hep zamanının ötesinde biriydi.
sosi tantik, istanbul’un orta yerinde, nişantaşı süleyman nazif sokak 45 numarada doğmuş, büyümüş. (şu an o binada bir terzi var.) kendisi giyim kuşam anlamında sıyrılan biri değil belki, ama nevi şahsına münhasır insanların sahip olduğu bir stile sahipti. şeytan tüyü dedikleri cinsten…
en beğendiğim fotoğrafıyla başlamak istedim. kınalıada’da arkadaşları marinet ve yerçan’la ders çalıştığı bu kareyle…
1968 yılının sonuna doğru saçlarının kısa olduğunu gördüm. mesela ekim’de barselona’da çekilen bu karedeki gibi…
ya da yeğeni vartan’la poz verdiği bu karedeki gibi…
kıyafetlerin hazır değil de dikilmiş olduğu hissi uyandı nedense. bir sene sonra, tarihler 29 eylül 1969’u gösterirken osmanbey’deki stüdyo mıstık’ta çekilmiş bu karede ise saçlar uzamış.
ced’e göre, eğitimini dame de sion disiplininde alması nedeniyle, hep toplum baskılarına kafa tutan asi bir yapıdaymış. fırsat bulup geçirdiğim her vakitte bana da olaylara ortalamanın ötesinde bakmak gerektiğini hissettirirdi. özellikle de üniversitede sosyoloji okuduğum yıllarda.
kendisinin de robert kolej’de aldığı eğitimin yanı sıra, yurtdışında bulunduğu sürenin bunda payı olduğuna inanır, bizi sık sık seyahat etmek konusunda motive ederdi.
yukarıdaki karede 1969 yılındaki mezuniyet töreninde…
bu da muhtemelen aynı akşam mezuniyet yemeği… robert kolej’den arkadaşlarıyla çekilen bu karede giydiği elbise, yukarıdaki vesikalıktakiyle aynı. hatta burada da renklisini buyrun.
o yıllarda pek çok genç kız gibi o da annesinin ya da terzinin diktiği şeyleri giyermiş. dediğim gibi, karede de kendi ışığıyla parlamıyor mu?
70’lerdeyiz. paris sorbonne üniversitesi’nde filoloji okuduğu yıllar…
ve döneminin kalıplarını yıkan bir evlilik. gelinliği de en az kendisi kadar özgün. biz ced’le kareye bakarken gülümseyerek “ne kadınmış” demekten kendimizi alamadık.
aile dostları lusi’nin (en soldaki) çantası, kayınvalidesi fahriye hanım’ın (soldan üçüncü) paltosu ve annesi nazlı’nın (sağdan üçüncü) fuları gibi detayları çok beğendiğimi belirtmem lazım.
bu tarz siyah beyaz fotolarda en hoşuma giden şey, bu detaylara bakıp renklerini düşünmek…