dönerse senindir, dönmezse zaten hiç senin olmamıştır. bir zaman sonra yeniden buradayız. izmir’li bir anneyle yola devam. ahu’nun annesi’yle…
1968’e gidiyoruz.
izmir kız lisesinin aydın’a yaptığı okul gezisindeyiz. mola vermek için durdukları yol kenarlarında yuhalandıklarını hatırlıyormuş ayla teyze (en sağda). ege köylerinin henüz izmir’in kızlarına hazır olmadığı zamanlar… üzerindeki desenli koton pantolonu kendi dikmiş.
izmir’in orta yeri, alsancak’a geçtik. yıl 1969, yani ayla teyzenin yapı ve kredi bankası’nda çalışmaya başladığı yıl. pilili ekose eteği kendi dikmiş. çizmeler hayko’dan.
hayko hakkında daha detaylı bilgi için tıklayın.
ertesi sene izmir fuarı’ndayız. fuarın da en şanlı dönemleri. ayla teyze’nin deyimiyle ‘giyinilmeden’ gidilmezmiş. ahu annesinin modayı hep öncü kadrosundan takip ettiğini ekliyor. bu elbisenin kumaşı döneminin ünlü manifaturacısı hasan ikbal halefleri mağazası’ndanmış, yani daha alışılmış adıyla ikbal mağazası. ayla teyze modelini kendi çizer, burda dergisinden uygun bir kalıp çıkarır, dikermiş.
“60’ların ruhu hala içindeymiş” diyor ahu ve ekliyor “lila ve mor tonlarda floral desenli bu elbisenin üst kol ve ön roba kısmında kemik rengi antika ipek bir dantel var. bu dantelin de hikayesi şöyle: ayla’nın anneannesi kendi çeyiz sandığına koyduğu patiskadan yapılmış uzun bir iç çamaşırına dikmiş bu ipek danteli. taa o dönemlerde kızların çeyiz sandıklarına ilk önce bu külot konurmuş.”
ayla teyze’nin ayakkabı ve çantası zaptçıoğlu’ndan.
bir dipnot: zaptçıoğlu, yılan derisini ilk kez türkiye’ye getiren ayakkabı imalatçısı olarak tanınıyor. izmirli kunduracının en ünlü müşterileri arasında ajda pekkan ve zeki müren de varmış.
bu arada ayla teyze ileri derece miyop olduğu için gözlük numaralıymış. modeline dikkat.
1971. yine izmir’deyiz. ayla teyze bu kez beyaz şeker çuvalından diktiği pantolonuyla küçükyalı’daki evin terasında. o zamanlar denim, yani kot kumaşı izmir’e henüz gelmemiş. “jean modasını ancak böyle yakalayabiliyor insan.”
bu arada 1975’te ilk eurovision şarkı yarışması elemelerine katılan cici kızlar‘ın da süveterindeki kalp desenini hatırlattı bana. ekose eteğin üstüne giyiyorlardı ve çoraplarında da kalp vardı diye hatılıyorum.
ve 1972. nişanlı ayla. uzun siyah eteği ve sarı montu kendi tasarımı ve el işi. siyah hayko çizmeleri ve çantasıyla…
aynı yıl. artık evli. sade kesimli gelinlik fransız kupon dantelinden. bu kez el işi ayla teyzenin kayınvalidesinden. duvak toz pembe ve beyaz olmak üzere iki katlı ve çok uzun. duvağın tacında pembe, beyaz ve lila çiçekler varmış. buketiyse taze çiçeklerden. ayakkabı ve çanta da toz pembe. duvakla uyumlu olması için zaptçıoğlu’na özel olarak yaptırılmış.
ayla teyzenin kıyafetlerine gösterdiği özeni ve modaya ilgisini daha iyi anlamak için ahu, anneannesini de paylaştı.
sene 1958. bu karede ayla teyzenin annesi refiye hanım ve babası kemal bey, eskişehir’de porsuk ırmağı kanarında baş başalar. beyaz keten üzerne kırmızı iri puanlı eteği tabii ki refiye hanım dikmiş. eteğe uyum sağlasın diye kırmızı süet ayakkabılar ve kırmızı jarse bluzu da ihmal etmemiş.
işte olayın esas noktası burada başlıyor bence. sene 1968; yani on yıl sonrası. kırmızı puanlı etek aynı etek. refiye hanım 10 yıl sonra aynı eteği bu sefer plaj kıyafeti olarak değerlendirmiş. iki arkadaşı ve eşleriyle birlikte bu kez kuşadası sahillerindeler…
tekrar ayla teyzeye dönecek olursak, kızı ahu doğar ve moda sevgisini ona da aşılamaya çalışır. bu fotoğraftaki alphabet marka askılı denim elbiseyi minik kızı için zürih’ten getirir. ahu’nun bugününe bakınca, bence başarılı da olur.