izmir’den istanbul’a doğru yola çıkarken ayvalık’a uğrayıp görkem’in annesini de selamlayalım istedim. görkem, annesinden getirdiği fotoğrafları sırasıyla şöyle anlatıyor:
“1965 yılında annemin öğretmen okulunda okuduğu dönem, ayvalık şeytan sofrası’na yapılmış okul gezisinden bir kare. giydikleri kıyafetleri genelde teyzem (soldaki) dikermiş. fotoğraftaki tek parça elbise de yine teyzemlerin singer makinesinden çıkma. dikiş makinesi çoktan miyadını doldursa da döküm ayakları annemin evinde televizyon sehpası olarak görevini sürdürüyor.” sonra da artık blog ilerledikçe beni çok şaşırtmamaya başlayan açıklamayı ekliyor: “herkesin belgin doruk olmaya özendiği dönemde annem de nasibini almış bu furyadan. ‘gözlüklerimden nefret ederdim’ diyor annem.”
bu arada elbette manzaradan görüldüğü üzere ayvalık bugünkünden tamamen farklı, bakir bir kasabaymış. birkaç yıl sonra (1971) aynı yörede çekilecek olan ayşecik’in polyanna’yı uyarladığı “hayat sevince güzel” filmini hatırlattı bu kare bana. ve de tabii o meşhur müzikal sahnesini >> tıklayın.
yıl 1969. iki kız kardeşin elbiselerinin uçuk pembe kumaşı babaları tarafından istanbul’dan getirilmiş. o dönem ayvalık’ın meşhur terzisi fikret hanım’ın elinden çıkmış iki örnek de.
görkem’in yorumuna karışmadan ekliyorum:
“kim kimden daha çok kıskandı bu kumaşı bilemiyorum, ama ikisinin de havası farklı duruyor.”
bu kez ören’e geçiyoruz. 1969 yazının tadını çıkartıyor iki kız kardeş. gülten teyze küçüklüğünden beri sahile yakın yerlerde yaşamanın keyfini sürüyormuş. görkem “yüzmek annem için büyük bir tutku” diyor. “gençliğimizde neredeyse tüm günü plajda geçirirdik. sahil boyunca yüzerdik” diyormuş gülten teyze. ama artık sabahları bir saat bile yüzebiliyor olmak en büyük bir armağan diye eklemeden geçememiş.
1970’lerin başı. gündem biraz karışık haliyle. gülten teyze’nin (solda) albümünden çıkan bu karede istanbul’daki TÖBDER (Türkiye Öğretmenler Birliği Derneği) yürüyüşünden hatıra.
pantolonu beyoğlu’nda bir mağazadan almış. görkem “annem ve onun en yakın arkadaşı sevil teyze önderliğinde gerçekleşiyor yürüyüş,” diyor ardından da imalı bir biçimde ekliyor “artık kürkle komünistlik arası nasıl bir bağ varsa…”
devir değişti. o ruh halini şu an anlamak zor elbet.
“erkek kardeşlerinin düğününde annem ve teyzemler tam tekmil yerlerini almışlar her zamanki gibi. o zamanlar alışveriş için izmir’e giderlermiş. teyzemin diktiği bu elbisenin kumaşı, hatırladığı kadarıyla izmir kemeraltı’nda bir kumaşçıdanmış” diyor görkem ve ekliyor “zamanında elbise giymeyi o kadar çok severmiş ki, ben kendi küçüklüğümden beri annemi hiç elbise ile görmedim neredeyse.”
şubat 1976. nikah fotoğrafı. “o zamanlar nikah törenlerinde şapka takmak modaydı” demiş gülten teyze. üzerindeki manto koyu kahve tonlarında ve kızkardeşinin dikimi. ayakkabılar ve çanta izmir’deki zaptçıoğlu kundura’dan.
“çanta halen annemin gardırobunun en cafcaflı çekmecesinde varlığını sürdürüyor. başkalarının düğünlerinde annemin omuzunda o ritüeli tekrarlıyor.”
“annem nikah kıyafetini çok sevmiş olsa gerek ki, yine bir bayram töreninde aynı kıyafetle çıkıyor karşımıza. bu fotoğraftaki yeşil çerçeveli gözlüklerini senelerce kullandı. bana da küçüklüğümden beri annem bu gözlükleriyle herkesin annesinden farklı gelirdi” diyor.
“annem, teyzeler (ayten ve nurten) ve bir arkadaşları. şık şıkıdım giyinip eski demirdöküm bir sobanın etrafına dizilmeleri fotoğrafı çok samimileştirmiş. bu fotoğrafı anneme de teyzelere de sordum ancak kimse hiçbir detay hatırlamıyor. 🙂 annem ve teyzemlerin tek parça elbiseleri yine kendi imalatları.”