uzun ve meşakkatli bir işe başladığımı anlamakla birlikte, projemi paylaştığım insanların gözlerindeki heyecan ve merak da daha görülmeye değer bir hal almaya başladı. motivasyon şart. nejla’yı da çok sıkıştırdım. ama değdi. ankara’dan bazı isimler almayı başardı annesinden.
şengül teyze, ankara’da yaşıyor. ev kadını. daha genç olduğu yıllarda çoğunlukla vakko’dan alışveriş yaparmış. genellikle de şallarını, ipek gömleklerini ve takımlarını alırmış vakko’dan. bir de gottex mayoları.
günlük kıyafetlerini tunalı hilmi caddesi’nin hemen girişindeki first butik’ten, mısırlı’dan ve kızılay’da burhan’dan alırmış. süet kloş etek ve bol düğmeli ceketini nejla halen giyiyor.
şengül teyze’nin kürkleri meşhur. gece çıktıkları özel yemeklerde ve davetlerde kürkü hep var. yaşıyla doğru orantılı olarak, kürkün vücuttan çıktığını ve omza alınan, heybetli birer akesuara dönüştüğünü görüyoruz.
bu arada ufak bir dipnot: kürkleri halen gardırobunda duruyormuş.
gece elbiseleri için tercihi hey butik ve vakko. genellikle sivri topuklu, 11 pont ayakkabılar giyen şengül teyze’nin ayakkabı için marka tercihi emel, müge, erol ve togo’ymuş. emel’den aldığı lame yüksek topuklu ayakkabıyı da nejla halen giyiyor.
Son olarak nejla, -ister mesleki deformasyon ister araştırmacı kişilik yapısı deyin- annesinin gençliğinden hatırladığı bazı bilgileri de edinmeyi başarmış:
Kuaför: First (Cinnah Cad.)
Terzi: Yüksel Kurtkaya ve Vahap Kurtuluş (Selanik Cad.)
Kozmetik: Elizabeth Arden, Helena Rubinstein
Parfüm: Poison
sonsöz:
nejla:
“hayat ne kadar değişmiş. bunları yazarken farkettim. ayrı dünyaların insanlarıymışız. yine tartıştık bu konuşmanın sonunda. çünkü bu sefer bayramda ankara’ya gelin diye tutturdu.”