tıpkı daha önce müjde’nin bana mail atarak blog’da annesinin (nedret güvenç) yer almasını istediği gibi, canan da büyük bir heyecan gösterdi. hız ve şevkle dersini tamamlayarak suna teyzeye dair bilgileri yolladı.
bu arada belirtmem lazım, geçen süreçte “annem kendisini görünce çok mutlu oldu”, “ne zaman koyacaksın, bekliyor annem” ya da “arkadaşlarına göstermiş, bayılmışlar. onlar da istiyor” tarzı geridönüşler beni daha da sevindiriyor.
önceliğim onların rızası ve içlerine sinmesi.
suna teyze 1937 doğumlu. canan’ın anlatımıyla ‘müthiş çalışkan bir talebe’. bu da öğrencilik yıllarından bir kare. okul formalarının kaldırılması gündemdeyken tam yerine denk geldi.
suna teyze döneminin alımlı, çekici ve uzun boylularından. canan: “elinden güzel olan ne varsa gelir” diyor. elbette ‘hayırlı bir kısmeti’ de olacak. 🙂
“dedem ataşe olduğu için devamlı protokoller, balolar, seyahatlerle geçmiş annemin hayatı.”
ünye’deki bu kare benim favorilerimden. sanki “hayat mecmuası’ndan bir artist çekimi” gibi, değil mi?
suna teyze hayatının her anında şık olmayı bilen kadınlardan. plajdaki bu kare de bence en iyi ispatı.
o dönem yaşasaydık -canan’ın anlattıklarına bakılacak olursa- markiz’de beş çayında ya da viski-a-go-go partilerinde twist ya da çaça yaparken kendisine rastlardık hissine kapılıyorum.
mesela şöyle >> izleyin.
“o dönem alışveriş yapilan en gözde yer elbette beyoğlu’ymuş. pandantif kuyumcu, kürkçü alex, kumaşçı jak’ı hatırlıyor annem. bir de taa kilis’ten gelen pırıl pırıl abiye kumaşlar. kleopatra boncuk kolyeler en en en modaymış, diyor canan ve ekliyor “bu dediğim seneler 65-68.”
mesela 68 yılında bir düğün karesi var elimde. kendisi belirtmemiş, ama ben duvarlardan pera palace oteli gibi algılıyorum mekanı. gelin başı dikkat çekici. haliyle…
“daha sonra 70’lerde saçlara farah diba modeli tam bir damga vuruyor. bir de begümhan topuzu. alın olduğu gibi açık. yanlarda ve ortada birer lüle.”
benim anneannemin de bu saçlara ‘ginalı’ dediğini hatırlıyorum. muhtemelen gina lollobrigida ile alakalı.
dönemin kumaşlarından organze ve lameyi çok sık tercih edermiş suna teyze. pabuçlar babet, saçlar zamanla ‘a la garçon’, yani oğlan çocuğu gibi… :))
“edebiyatçı dayım ve eşi nevhiz (ressem nevhiz tanyeli) ve arkadaşlarıyla sabahlanan bohem geceler, atilla (ilhan) ve kardeşi çolpan‘la geçen edebi sohbetlerde annem her zaman kokoşluğuyla ‘küçük burjuva’ lakabına hak kazanmış. 🙂
şimdi biraz daha yakın geçmişe ilerleyelim. kareler renklenmeye başlasın.
saçların burma eşarplarla, kolsuz bluzların dik yakalarla buluşmaya başladığı dönemdeyiz.
“bu dönemde jozefin tarzı elbiseler, vatkalar, ispanyol paça tulumlar, geometrik desenler, çorap-çizme ve maxi-mini kombinasyonları var. ve tabii ki tilki kürk. dönemin kuaförü osmanbey eski kent sineması’nın yanındaki vili.”
bkz. popüler içki = cin tonik.
“popüler içkisi cin-tonikti her zaman. baş köşede yakın zamana kadar durdu. şimdilerdeyse yerini kırmızı şaraba bıraktı.” 🙂
80’lerde vakko ve beymen’in yanı sıra, yeni yeni alışveriş noktaları olan ve-pa, atalar ve pabetland suna teyzenin ipek jarselerle tanışmasına vesile olan hatrı sayılır mağazalardan olmuş.
vakko’dan alınan bu elbiselerde karışık desenler başrolde. kare çanta ise vazgeçilmezlerden. bu karedeki anvelop elbise de bir dönemin simgesi gibi.
-anvelop ya da zarf elbise demişken, kulakların çınlasın diane von fürstenberg–
elimde suna teyze’nin o kadar çok fotoğrafı var ki, hepsini paylaşmamak için zor tutuyorum. ama koşullar hem hak geçmemesi adına hem de tadında bırakmak için bitirmek gerektiğini söylüyor.